Salı, Ağustos 05, 2008

Geçmişin İzleri



Bulutlu ancak yağmursuz, güzel bir Nisan Pazarı. Karşıyaka/Bostanlı kıyısında fotoğraf makinemle birlikte vakit öldürüyoruz. Yoldan geçerken bankta yalnız otururken denk geldiğim amcaya tüm cesaretimi toplayıp yanaşıyorum;

- Amca merhaba, fotoğrafını çekebilir miyim mahsuru olmazsa?
* Bi sigara ısmarlarsan olur..
- Ismarlarım amca ne demek, istersen şurada yiyecek birşeyler de alayım sana açsan?
* Gel gel, şaka yapıyorum, çek istediğin gibi.

Ardından oturuyorum yanına 3-5 laflamak için.. Çok değil 5-6 kare çekip kalktığımda 1, 5 saati geçen bir sohbeti sonlandırmış oluyoruz birlikte. 75-76 yaşlarında şimdi.. Hayatının hikayesini anlatıyor bana. Bir zamanlar nasıl izbe ve serseri bir hayat yaşadığını, bir oraya bir buraya nasıl sürüklendiğini, bağımlılığını.. Tamamen bir tesadüf eseri 40 yaşında evlendirildiğini..

* Kırkımdan sonra yaşamaya başladım delikanlı ben bu hayatı. Çocuklarını öz çocuklarım bildim, ikisini de okuttum üniversitede.. Allah bin kere razı olsun ki, o çıktı karşıma..

Diye anlattı, zamanından kalma hafif kabadayı ağzıyla yaşadıklarını.. Dinledikçe hayata daha çok şaşırır ama bir o kadar ümit bağlar oluyor insan başkalarının öykülerini..Geçen bir yabancıyken, birden belki bir çok kişiye anlatmadığı, özelini bilir, ortak olur oldum amcanın.

* Bana da getirir misin fotoğraflarımdan?
- Tabi amca, tabi getiririm. Hatta o zaman da gelir başka fotoğraflarını çekerim.
* Bostanlı feribot iskelesindeki simitçi benim arkadaşım, ona .. amcayı arıyorum desen bilir, bazen ben bakıyorum hatta yerine.
- Tamam amca ilk fırsatta gelicem yanına.
* Bu arada sen de evlen, çok geciktirme bak konuştuğumuz gibi..

Diye tamamlıyor sohbeti. Garip, sıradışı, hoş bir sohbetti, güzel bir gündü benim için, yüzündeki herbir kırışıkta geçen zamanı ve zor hayatını okuyabildiğiniz amcayla.. 4 ay geçti üzerinden ve daha henüz fırsat bulupta fotoğraflara bakabiliyorum. Basıp götüreceğim, umarım bulabilirim kendisini..

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Hikayesi olan her şey gibi bu fotoyuda çok sevdim.Yaşanmışlık kokuyo adeta.Hem hüzün hem umut bir arada alınacak dersler var bence anlayana tabi TEBRİKLER
bu arada kim ne derse desin çerçeve gayet iyi olmuş bence :)

esrArengiz dedi ki...

uzun zamandan sonra selamlar,
ben de birkaç ay önce benzer bir kare çekmiştim, yayınlamaya fırsat olmadı henüz.
her kırışık içinde çok gizli hatıralar gizli ve tacrübeler tabi.
amcanın sözlerini dinlemek gerek

Adsız dedi ki...

Güzel bir kare, anlamlı bir öykü.
Ben de bundan birkaç ay önce İstiklal Caddesi'ndeki kiliselerden birinin bahçesinde çekmiştim bir amcanın fotoğrafını. Kağıt mendil satan bir amcaydı. Ben de duvardaki figürleri falan çekiyordum. Hava da soğuktu hani. Filmleri aldığım Eminönü'nden Taksim'e kadar yürüdüm o karlı havada. Zaten hasta olmuştum o gün. Neyse, amcayı görünce bir paket kağıt mendil istedim. Sonra da "Fotoğrafını çekebilir miyim amca?" diye sordum. "Fotoğrafımı çekmek için mi kağıt mendil aldın?" dedi. "Yok be amca. Burnum akıyor, onun için aldım." diyorum. "Almasaydın yine de çekmek ister miydin?" diyor. "Tabii ki amca. Fotoğrafçılık okuyorum ben. Daha iki makara film harcamam lazım." diyorum. Son söylediğim yalan tabii. O da bana "Fotoğrafı bana da getirir misin?" diye sormuştu. Getireceğimi söylemiştim. Hatta bana fotoğrafı bırakacağım dükkanı bile göstermişti. Fotoğrafı hala götürmedim. Yaklaşık 6 ay oldu...

Sizi bu platformlarda daha sık görmek istiyoruz Aykut Bey :)

Saygılar,
ddarko

Related Posts with Thumbnails